
İMAM Hatip Okulları coğrafyanın geleceğini inşa edecek türden milli duygularla bezenmiş, bilgi ve birikime sahip bir müfredatla eğitim veriyor. imam Hatip Okullarından bugüne kadar tek bir teröristin, hainin çıkmaması bunun en güzel örneğidir. B
u avantajına rağmen imam Hatiplerde normal liselerde uygulanan müfredatın tamamı uygulanmasına ve alan seçimi yapılmasına rağmen henüz arzu edilen seviyede bir başarıya ulaşamadı. Bu okullara olan halkın talebinin yanında öğrenciler arasında yaygın olan ‘imam Hatip derslerinin zor ve başarısız öğrencilerin gittiği sıradan okullar olduğu’ şeklindeki kanaat henüz kırılabilmiş değil.
İmam Hatipler üzerindeki bu olumsuz algının bir an öce kırılması lazım. Tabi ki bu konuda görev Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne düşüyor.
Müfredat zengin ve güncel olmasına, okul sayı ve öğrenci kapasitesi artmasına rağmen imam Hatiplerdeki eğitim-öğretim anlayışının ferdi gayretler dışında pek değiştiği söylenemez. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün bu okullara insan kaynağı sağlayan ilahiyat Fakülteleriyle bir araya gelerek bilgi bombardımanından öte bilgiyi topluma, insana, öğrenciye aktarma metodu üzerinde yoğunlaşmış mezunlar üzerinde çalışması gerekiyor. Gerçekten ilahiyat Fakültesi mezunlarının bilgi donanımına diyecek yok. Ama gelin görün ki bilgiyi öğrenciye aktarma noktasında davranışsal/iletişim sorunları yaşadığı inkâr edilmez bir gerçek.
Bu konuda ilahiyat Fakültelerinde pedegojik formasyon derslerinin arttırılmasından ziyade etkin ve hayata hitab eden türden bir anlayışla bu ders öğretmenlerinin kendilerini gözden geçirmeleri gerekiyor. ilahiyatta devam edegelen formasyon eksikliği, kişisel başarı ile desteklenmediğinde haliyle sınıfta tüm cebberrutluğu ile bir meslek dersi öğretmenini bulmak kaçınılmaz oluyor.
Bunun sonucunda da diğer öğretmenler gibi kendisini aynı gören meslek dersi öğretmeni, bilgiyi notla ölçme yoluna başvurduğunda manevi değerlerden ve imam Hatipten nefret eden öğrencilerinde fitili ateşlemiş oluyor. Bu nedenle meslek dersi öğretmeni ve özellikle imam HatipOkulu idarecilerinin diğer öğretmenlerden farklı olarak bilgiyi not ile ölçmenin ötesinde şahsiyeti geliştirme ve göz önüne alma zorunlulukları bulunuyor.
Meslek dersi öğretmeninin bir öğrencinin notla başarısından ziyade şahsiyet gelişimine odaklanması gerekir. Çünkü öğrettiği Arapça dilinden Kur’an dersine varıncaya kadar meslek dersi öğretmeninin sunduğu derslerin tamamı, bireyin ve toplumun şahsiyetini oluştururken toplumu bir arada tutma ve toplumsal normları gelecek nesillere aktarmada ana etkendir. Bu nedenle meslek dersi öğretmeninin sınıfta öğretmenden çok Peygamberi bir eda ile ders yapma zorunluluğu bulunmaktadır.
Meslek dersi öğretmeni bir öğrencinin imam Hatibe gelmesini bile büyük başarı görüp kafadan bu öğrencilere 100 davranış/kanaat notunu vermeli ve bunu çocuklara da dikte etmelidir. Y
azılılara yapacağı bir şey olmamakla birlikte öğrenci, meslek dersi öğretmeninin kendisine not vermek için yer aradığı/değer verdiği/sevdiği/saygı duyduğu izlenimini elde etmelidir. ‘Bu okulu tercih etmekle WO’ü hakettiniz.
Ama bu notu burada tutmak birlikte yapacağımız çalışmalarla mümkün olacakın Bu notun düşmesinde siz kadar benim de payım olacağını düşünüyorum’ deyip öğrencilere layık olduğu notun 100 olduğunu göstermeli ve onlara değerli oldukları hissi verilmelidir.
insan fıtratının güzelliklere meylinden dolayıdır ki hatırlanacak olursa Allah’ta insanı önce cennette var etmiş sonra yeryüzüne göndererek cennet arzusu duymasını sağlamıştı.
Hele hele Kur’an dersi öğretmeninin 50’den aşağı not verme lüksü olamaz. 50’den aşağı Kur’an dersinde verilen her not, çocuğun maneviyatına vurulan bir darbe iken yukarı verilen her not maneviyatına ve şahsiyet gelişimine bir katkıdır.
Bir kimsenin evinde saz enstrümanının olması saz çaldığı anlamına gelmediği gibi herkesin boğazında ses telinin olması da o kimsenin iyi şarkı, türkü söyleyeceği, Kur’an okuyacağı anlamına gelmediğini; Kur’an dersine giren öğretmen bilmeli ve öğrenciyi zorlamamalıdır. Herkes yeteneklidir.
Lakin yetenekli diye balığın kavağa çıkmaması üzerinden yapılacak değerlendirme balığın kendini aptal hissetmesine yol açtığı gibi ezberleme ve mahreçleriyle birlikte harfleri çıkarma yeteneği olmayan biröğrenciyi, başarılı öğrencilerle aynı seviyeye getirmeye zorlayan öğretmen de o öğrencinin kendini aptal/başarısız hissetmesine yol açacaktır.
Haliyle başarısızlığa tahammül etmeyen insan fıtratı, bunu öğretmene/okula/dine ve topluma kızgınlık/düşmanlık olarak kanal ize edecektir. O çağlarda çocukların bazı şeylerin farkında olmaması, popüler kultur etkisinde dersin ehemmiyetini anlamaması, dikkat dağınıklığı gibi rahatsızlıkların olması, ezberleme yeteneğinin zayıf olması, derse karşı isteksizlik gibi faktörlerin meslek dersi öğretmenince göz ardı edilmesi, öğrencinin o çağlarda islam ile olan bağının güçlenmesi veya zayıflamasıyla karşılık bulabilir.
Meslek dersi öğretmenliği gerçekten bu yönüyle zordur. Diğer öğretmenler yazılıları ve sınıftaki davranışla öğrenciyi kıyas edip değerlendirirken Meslek öğretmeni öğrenciyi ailesinden alır, geleceğine bakar öğrencinin var olan halini de değerlendirir dünya ve ahireti de göz önünde bulundurmakla not vermekle adeta cambazlık yapar. Burada saydığımız ve sayamadığımız bir çok yönle imam Hatiplerde idareci ve Meslek dersi öğretmeni olmak gerçekten zor iştir.
Başarana ne mutlu!
Seyit Mehmet Deniz / MİLAT