
Veri giriş, sekreterlik, büro hizmetleri, özel kalem, hasta yönlendirme, otomasyon, temizlik, klinik destek, güvenlik ve teknik servis gibi işlerde hizmet alımıyla çalışan yüz binlerce taşeron kamu işçisi asgari ücretle ay sonunu getirmeye çalışıyor.
10 – 15 ve 20 yıldır kamu kurumlarında, özellikle de hastanelerde çalışan yüz binlerce taşeron işçi düşük ücretle kurumsal hizmetlerde ön planda çalışmaya devam ediyor.
Son günlerde adeta gündemden düşmeyen taşerona kadro konusunda hükümet yetkilileri ve ilgili bakanlar sona yaklaşıldığını ve 2018 öncesinde TBMM’den geçerek kanunlaşacağı açıklamalarında bulundular. Ancak, yapılan düzenlemelerin ekonomik açıdan çalışanların cebine yansımaması halinde hastanelerde ve diğer kamu kurumlarında çalışan işçilerin yüzü gülmeyecek.
2018 öncesi günden güne heyecanlanan taşeronlar, ÖSP ve diğer statülerde çalışmak istemiyor, diğer memurlar gibi kadrolu olmak istiyor.
Eşi çalışmayıp, kirada oturan, 2 veya 3 çocuğu olan ve büyük maddi sıkıntılar yaşayan taşeron işçilerin yaşadığı bu olumsuzluklar çalışma hayatına da yansıyor.
Özellikle döner sermaye ile yönetilen kamu hastanelerinde taşeron işçilere döner sermayeden pay verilmemesi ortaya eşit olmayan paylaşım ve adaletsizlik gibi bir tablo çıkartıyor.
Hal böyle olunca hastanelerde çalışan yüz binlerce taşeron işçinin yüzü gülmüyor ve yaşadıkları bu maddi mağduriyet işlerine, ailelerine ve sosyal yaşantılarına yansıyor.
Sağlık gibi önemli kurumlarda çalışanların hata oranlarının düşük olması gerekirken, yaşadıkları bu ekonomik travma çalışanların iş hayatında risk faktörünü ön plana çıkartıyor.
Hastanelerde çalışan yüz binlerce taşeron işçinin asıl beklentisi adil ücret, sosyal haklar ve kadro.
Umarız yetkililer bu sesi duyar ve gereğini yerine getirir.
AJANS KAMU
