Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.

Eğitimde Çıkış Yolu: Pergel Metaforu

EĞİTİM MESELESİ, MEDENİYET MESELESİDİR
Eğitim meselesi, bir medeniyet meselesidir. Mer medeniyet, köklü bir Yaratıcı tasavvuru, kâinat/âlem/dünya tasavvuru, insan tasavvuru ve ‘eşya’ / hakikat tasavvuru geliştirir. Ve her medeniyet, kendi Yaratıcı, kâinat, insan ve hakikat tasavvuru ışığında kendi insan prototipini yetiştirir. Bilimde, düşüncede, sanatta, siyasette, iktisadiyatta, kısacası hayatın her alanında bu medeniyet tasavvuru ışığında büyük atılımlar yapacak insanlar ve akımlar armağan eder insanlığa. Yani sadece eğitim meselesinde değil, fikir, sanat, siyaset, ahlâk, iktisatta da medeniyet perspektifini, n@yenisafak.com.tr ruhunu ve ufkunu yitiren toplumlar,dünyaya hiçbir zaman zihin açıcı, çığır açıcı, ufuk açıcı açılımlar sunamazlar. Dahası, medeniyet perspektifini ve dinamiklerini, ruhunu, ideallerini ve ufkunu yitiren toplumlar hem başkalarının kölesi olmaktan hem de yok olmanın eşiğine yuvarlanmaktan kurtulamazlar sonunda. İKİNCİ

MEDENİYET BUHRANI VE ÖZGÜVEN BUNALIMI

islâm dünyası iki asırdır ikinci büyük medeniyet krizinin pençesinde kıvranıyor. Medeniyet krizi, gökkubbemizin çökmesine, kendimize olan güveni yitirmemize yol açtı. Bizi Batı karsısında büyük bir aşağılık kompleksi duyan yıkıcı bir çıkmaz sokağın esiğinef ırlattı. Sormamız gereken temel soruları soramıyoruz o yüzden. Yaşadığımız medeniyet krizinin yol açtığı şoku iliklerimize kadar yaşıyoruz çünkü. Bizi perişan eden temel varolussal sorunların ne/ler olduğunu bilmiyoruz hâlâ: Müslüman ZİHNİ’ni de, Müslümanca yasama, varolma ZEMİN’ini de yitirdiğimiz gerçeğini görebilmeliyiz: Zihin de bize ait değil, oraya buraya sürüklendiğimiz, sürgit kayganlaşan zemin de. Her şeye seküler/ Batılı zihin kalıplarıyla bakıyoruz; başkasının gözleriyle ve gözlükleriyle, zihin kalıplarıyla ve kavramlarıyla kendi sorunlarımızı anlamaya kalkışıyoruz! Oysa bu, birtoplumun temel varolussal sorunlarını sürekli olarak yanlış görmesi ve tanımlamasıyla sonuçlanacak bir cinayettir. İki asırdır kendi ayağımıza kursun sıkmakla meşgulüz! Kendi sorunlarına bile başkalarının bakış açılarıyla, zihin kalıplarıyla bakan bir toplum, hic bir sorununu doğru tanımlayamaz ve çözemez; aksine iyice çözümlenemez hâle getirir ve kangrene çevirir.

CAĞI TANIMANIN VE ASMANIN YOLU: KOKLU MEDENİYET TASAVVURU

Oysa yapılması gereken iki temel şey var: Birincisi, içinde yaşadığımız cağı iyi tanımak. Hepsöylü yorum: içinde yaşadığınız çağı tanıyamazsanız, tanımlanırsınız. Tanıyamadığınız bir çağı değiştirme iddiasında bulunamazsınız. İkincisi, içinde yaşadığınız cağı tanımanın birincil yolu, kendiniz olmanızdan, kendi kavramlarınıza, bakış açılarınıza, kısacası medeniyet tasavvurunuza sahip olmanızdan geçer. Başkalarının bakış açılarıyla, zihin kalıplarıyla ve kavramlarıyla kendi dünyanızı ne anlayabilirsiniz ne de kurabilirsiniz. Kendi medeniyet perspektiflerine sahip olan toplumlar, başka medeniyetlere karsı eziklik duygusu duymazlar. Mem başka medeniyetlerden nasıl yararlanabileceklerinin yollarını hem de insanlığın önünü açacak ufukve ağır aaa atılımları nasıl gerçekleştirebileceklerini iyi bilirler.

BATI EĞİTİMİ ÇATIŞMAYA. İSLÂMÎ MAARİF DENGE’YE DAYANIR

Bu söylediklerimi eğitim meselesine bilfiil uygulamaya çalışayım. Batı seküler eğitim sistemi, bilgi’yi güc olarak konumlandırır. Bilginin güç olarak konumlandırılması, insanın tanrılastırılmasma yol açar. Tanrılaşan insan, herşeyi, dünyayı, tabiatı kontrol etmeye kalkışır. Sonuç, dünyanın sömürgeleştirilmesi, tabiatın delik deşik edilmesi, hakikat fikrinin yitirilmesi ve insanın makinelesmesidir. Islâmî maarif sistemi, seküler eğitim sistemi gibi catısma’ya değil, dengeye dayanır. Tabiata, insana, eşyaya hâkim olma kaygısı gütmez; hakikatin izini sürer… İnsanın, tabiatın bir parçası olduğunu bilir: o yüzden Yaratıcı’ya, kâinata ve insana hadim olma kaygısıyla hareket eder. ilâhî emaneti üstlendiği şuuruyla yeryüzünde, -tabiat ve hayvanlar âleminde de- sulh ve emniyeti teminat altına alma ‘salih amel / hayırlı is’ yapma ilkesi, temel varolussal ülküsüdür. Burada kısaca özlü bir şekilde söylediklerimi görmek için hem Batı uygarlığı tarihine hem de islâm medeniyeti tecrübesine birazcık önyargısız bir perspektifle bakmanız yeterlidir.

SÖMÜRGECİ EĞİTİM SİSTEMİ YIKILMALI VE YENİDEN YAPILANDIRILMALI

Gelelim Türkiye’deki eğitim sistemine… Türkiye’de çocuklarımızın ruhunu, zihnini, özgüvenini silindir gibi ezen köksüz, ruhsuz ve ufuksuz bir eğitim sistemi var. Çocuklarımızı sistemin kölesi hâline getiren pozitivist, ezberci, sömürgeci bir eğitim sistemi bu. Sömürgelestirilemeyen bir ülke ancak böyle bir eğitim sistemiyle sömürgelestirilebilirdi! Sömürgeci bir eğitim sisteminde tam gün eğitim karan da; anadilini 150 kelimeyle konuşan bir ülkede yabancı dilin 5. sınıftan itibaren zorunlu kılınması kararı da; kendi masalla rını, ninnilerini, manilerini, çocuk edebiyatını, hayallerini değil, Batı kültürünün duygu, düşünce ve inanç dünyasının ürünleri ve hayal dünyasını çocuklarımıza zerkeden okul öncesi eğitimin zorunlu hâle getirilmesi kararı da son derece sakıncalıdır. Önce bizim medeniyetimizin duygu, düşünce, ruh ve hayal dünyasının yok sayıldığı ruhsuz, köksüz ve ufuksuz bu sömürgeci eğitim sisteminin yıkılması gerekiyor. Nicelik değil nitelik, sekil değil ruh üzerinde yoğunlasılmasıyani. Bu sistemi yıkıp kendi medeniyet dinamiklerimiz üzerinden yeniden kuramazsakgeleceğimizi kurtaramayız; aksine geleceğimizi kendi ellerimizle karartmaktan başka bir iş yapmış olmayız.

ÇIKIŞ YOLU: PERGEL METAFORU

Anlata anlata dilimde tüy bitti: Eğitimde zihin ve ufuk açıcı yegâne cıkıs yolu, Hz. Mevlânâ’nın-Fussilet Sûresi 53. âyete dayandırdığım- pergel metaforudur: Pergelin sabit ayağını medeniyetimize sabitleyecek, hareketli ayağıyla dünyaya açılacak… Ama bizde tersi var! Nedir bu? intihar! Özetle: Türkiye’de pergelini şaşırmış sömürgeci eğitim sistemi hükmünü icra ediyor iki asırdır. Pergelin sabit ayağı Batı’ya sabitli, hareketli ayağı kilitli! O yüzden yalpalıyoruz sürekli… Kimse de, n’oluyoruz, böyle gitmez, diye sorgulamıyor, neyazık ki. Sözün özü: Köksüz ve ruhsuz, ezberci ve ufuksuz bu sömürgeci eğitim sistemi, bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde, silbastan yeniden yapılandırılamazsa bir kuşak sonra yok oluruz!

Benden hatırlatması…
Yusuf KAPLAN / Yenişafak Gazetesi

twitter.com/yenisafakwriter

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HABER VE İHBARLARINIZI BİZE GÖNDERİN
Her türlü görüş, bilgi veya haber paylaşımınız için WhatsApp’tan yazabilirsiniz.
Not: Kişisel bilgileriniz (telefon, isim vb.) gizli tutulur. Lütfen aramayınız — sadece mesaj atınız.
WhatsApp: 0531 674 25 06
Başa dön tuşu