
KIBRIS ve İngiltere’nin ardından Antalya’dayım. Milli Eğitim Kongresi var. Sayın Bakan da burada… Ortam güzel, ya Milli Eğitim işleri? Memnun musun ey halkım?.. Duruma bir bakalım…
Parlaamenter sistem. Milletvekili kim ki? Milli Eğitim için iki teklif 15 Temmuz şehitleri ve diğer şehitlerimiz MAALESEF RUHU YOKLm ÇIRAKLIK EĞİTİMİ ALIN SİZE BİR SORU YA KADIN MİLLETVEKİLLERİ? KIBRIS, İngiltere ve hemen Antalya; koştur dur, şimdi de Eğitim Kongresi’ndeyiz. Milli Eğitim işleri. Kongrenin mevzuu, ‘Eğitimden üretime sektörle işbirliğine.’ Mesleki eğitim meselesi yani. Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz da buradalar, birçok milletvekili, milli eğitim bürokratları vesaire… Bu mesleki eğitim meselesi önemli, 28 Şubat’ta imam hatipleri vurmak için bütün meslek okullarını vurdular, meslek eğitimi büyük darbe aldı. Sonra… Ak Parti geldi ve uygun vakitte katsayı haksızlığına, kesintisiz eğitime son verdi, meslek eğitiminin önündeki engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Milli Eğitim bütçeden en fazla pay alan bakanlık haline geldi, imkânlar katlandı, vesaire… Peki, bütün bunlar böyle de… Eğitimden memnun muyuz, anne ve babalar devletin okullarına teslim ettikleri çocuklarına iyi, kaliteli eğitim verildiğine inanıyorlar mı? Geçen gün Siyasallılar Vakfı’nda konferans verdim. Bazı AK Parti yöneticileri vardı, izleyenlerin neredeyse tamamı da AK Parti seçmeniydi. Ben de hiç kıvırmadan her seçimde AK Parti’ye oy verdiğimi söyledim. Ve ardından şunu sordum: ‘Eğitimde başarılı olduğumuzu düşünen var mı? El kaldıran olmadı. AK Partililer böyle düşünüyorsa, diğerlerini siz hesap edin! Milli Eğitim Kongresi’nin farklı yönlerini bilahare aktarırız da, ben, nice süslü lafı bir kenara bırakıp şunu soruyorum: Eğitim, eğitim, eğitim… Peki hedef ne? Yani, ‘nasıl bir insana’ ulaşmak istiyoruz? Bu konuda hiç bir şey bilmiyoruz.
■ Milli Eğitim Bakanı Sayın ismet Yılmaz ile Antalya’daki Kongre’nin yemek arasında sohbet ederken, naçizane iki teklifimi dile getirdim. 1-Meslek eğitiminin cazibe arz etmesi için, mesela meslek yüksekokulu mezunlarına askerlikte kolaylık, avantaj sağlanabilir. Kısa dönem olur bu, yedek ast subaylık olur vesaire… 2-Bir de, meslek liselerine yabancı dil hazırlık sınıfı konulsa, iyi olur.
Teknisyen RAKAMLAR Sayın Bakan, Milli Eğitimdeki FETÖ takibinin son durumunu anlattı. Rakam kısmı şöyle: -ihraç edilen personel sayışıl: 28 bin 163, -Uzaklaştırma tedbiri devam eden personel sayısı: 20 bin 088, -Göreve iade edilen personel sayısı : 5078 kişi. -Gözaltında olan personel sayısı 193 -Tutuklu personel sayısı 2829 rum, yıllar yılı takip ettiğim halde, Milli Eğitimimizin nasıl bir insanı hedeflediğini öğrenemedim. Bu konuda bir kaynak, bir çalışma bulamadım!.. Eğitim dünyamızın eksiği ‘insan’ ise, başka her şeyi tamam olsa ne olur? Bizler, ‘eğitimi FETÖ’ye, kültürü derin sola’ terk etmiş bir halde… Ne yıllar geçirdik, ne nesiller yedik!.. Bundan sonrasının bugüne kadarkinden farklı olacağına inanmam için, bana sağlam verilerin sunulması lazım. Eğitimin işlevi ile değil süresi ile ilgilenen bir bakış açısından ne çıkar?
■ İsmi kötü be; anında bir yere yerleştiriyorsun çocuğu… Başka bir isim bulamadık mı, niye ‘çıraklık eğitimi’ymiş, ‘Ustalık Eğitimi’ olsa olmaz mı?
■ Her türlü ahlâksızlığın döndüğü FETO yapılanmasının soru çaldığını, özellikle bu ‘milli eğitim’ alanında önemli pozisyonda bulunanlar, bu alandaki sivil toplum örgütlerinin yöneticileri vesaire… FETO’nun soru çaldığını bilmiyorlar mıydı? Mesela 10 yıl önce, mesela 5 yıl önce? Bir soru sadece… Buna verilecek cevap, hataların tekrarlanmasını engeller belki. Üstatlarım: ‘Haksızlık haksızlıktır’, kime karşı yapılmış olursa olsun ve kimi hedef almış olursa olsun! Bir de hangi süslü kılıfla saklanmış olursa olsun!.. J-_ -İ&Ma*
■ Ankara Temsilcimiz Bayram Zilan bir milletvekilini canlı yayına davet etmiş… Vekil bana dedi ki; ‘Çıkmak isterdim ama grup yönetiminden izin almak lazım. Öyle ezbere çıkamayız!’ Ohoooo… Koskoca milletvekili değil mi? Pazardaki zerzevatçı kadar hareket alanı yok, kaldır kaldır, indir indir! Özellikle Ak Partili ‘sıradan vekillerin’ durumları çok berbat; birçok bürokrat telefonlarına çıkmıyor, çıksa ne çıkmasa ne?
■ Allah onlardan razı olsun, 1 5 Temmuz şehitlerimizden ve gazilerimizden, hepsine şükran. Bu arada, başka şehit ve gazilerimizin de olduğunu hatırlatmak isterim. Son vakitlerde, sadece 1 5 Temmuz şehit ve gazilerinin anılmasından duyulan rahatsızlığa ilişkin mesajlar alıyorum. Bütün şehitlerimize, bütün gazilerimize şükran, Allah hepsinden razı olsun. Hepsinden! Doğrusu milletvekillerinin de bu durumdan şikayet etmeye hakları yok, onları kim vekil yaptı, vatandaş mı? Sokaktaki herhangi bir Ankaralıya, İstanbulluya sorun bakalım; milletvekillerinden kaçının ismini bilecek?.. Asil vekilin, müvekkil avukatının ismini bilmez mi, böyle şey mi olur? Olur! Alan razı veren razı… Şimdi aklıma geldi…
Bir seçim öncesinde… Adaylığını koymak isteyen Yozgatlı bir meslektaşım, benden kendisi için Sayın Cemil Çiçek ile görüşmemi istedi. O vakitler Sayın Çiçek çok daha önemli pozisyondaydı ve sözü çok daha fazla geçerdi. ‘Tamam’ dedim; ‘Cemil Bey’e senin ne kadar zeki, ne kadar ilkeli, ne kadar omurgalı ve çalışkan bir adam olduğunu söylerim.’ Meslektaşım, ‘Hayır abi’ dedi: ‘Sakın ha, beni böyle tarif edersen vekil olma şansım çok azalır! De ki, ‘Duruma uyar, itiraz etmez, fazla öne çıkma arzusu yoktur. Böyle düşük profil çiz!’ Ben bunu yapmadım. Cemil Bey’e o arkadaşla ilgili bir şey söylemedim. Yani arkadaş… Durum bu!.. Grup kararlarına mahkûm, eli kolu bağlı, bütün hesabı bir dahaki seçimde listeye girebilmek üzerine kurulu bir milletvekilinden ne bekleyeceksin? Bir vekil biraz sivrilecek olsa, biraz farklı projelerle gündeme gelse, adamı anında ‘oyar’lar!.. Bazı milletvekilleri, seçilebilmeleri için gerekli kaynağı temin edenlere de borçludur, ayrı mesele, siyasetin finansmanı mevzuu…
Hal bu iken, Başkanlık sistemine, ‘saçma sapan’ bir parlamenter model savunmasıyla karşı çıkmanın mantığı ne? Parlamenter sistemin milli iradeyle, demokrasiyle uzaktan yakından alâkası yok. Sistem, binlerce ‘eski vekile’ akla ziyan emekli maaşları sağlar, VİP kullanımı, kaliteli sağlık hizmeti. Sekreter, danışman filan… Uzatmayalım. Milletvekilleri de en azından şahsım için söyleyeyim; benim vekilim değil. Çünkü ben seçmedim!… Başkasının getirdiği niçin benim vekilim olsun ki?
■ Onların halleri de büsbütün garip; evde kocalarının her dediğine karşı çıkmayı, her lafa misliyle karşılık vermeyi marifet belleyen kadın vekiller, parlamenter sisteme uyumda hiç zorluk çekmiyorlar. Sonsuz itaat, sonsuz sadakat!.. Kadınlar bizden çok daha disiplinlidirler ve çok daha cesur… Amma velâkin, şöyle özgün bir çalışması olan, projesi olan bir kadın vekil göremiyorum. Erkek egemen parlamenter sistemin en uyumlu mensupları kadınlarımız. Verilen görevi yerine getiriyorlar, verilmeyeni de asla yapmıyorlar!.. Ha bu arada; ‘Haksızlık etmişsin’ diyen vekilin sesini duyurmaya hazırım!..
Serdar ARSEVEN / Milat
Ajanskamu/www.ajanskamu.net




