Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oylanan “Kudüs Tasarısı” ile ilgili aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır;
‘ABD Başkanı Donald Trump’ın tek taraflı bir kararla Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından Türkiye’nin girişimleriyle hazırlanan ve ABD’nin bu tavrını eleştiren tasarının BM Genel Kurulu’nda ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi hepimizi mutlu etmiştir.
ABD’nin gayri ahlaki tehditleri, İsrail’in lobi faaliyetlerine rağmen oylamaya katılan 172 ülkeden 128’inin desteğiyle kabul edilen bu tasarı sonucunda, bölgemizde barış adına yeni bir umut ışığı belirmiştir.
Bilindiği üzere Kudüs, 3 semavi dinin de kutsal kabul ettiği değerleri içinde barındıran, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Kudüs’ün tek taraflı ve hakkaniyetten uzak bir yaklaşımla İsrail’in kontrolüne bırakılması, insanlık adına onarılamaz tahribatlar yaratacak bir çatışma ortamının doğmasına neden olabilir.
Bu noktada, BM Genel Kurulu’nda alınmış olan bu karar, ABD’nin ve İsrail’in aklını başına alması ve farklı inanç değerlerine saygı duyması konusunda önemli bir manifesto niteliğindedir. Kudüs’te çözüm, şehrin maneviyatına halel getirmeden, evrensel hukuka ve tarihi gerçeklere uygun bir kararla mümkündür.
Uluslararası hukukta yeri olmayan bir işgal ve soykırımı meşru hale getirme girişimi olarak Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması karşısında sağduyu galip gelmiş, bize göre insanlık kazanmıştır. ABD ve İsrail, bu karardan kendilerine düşen payı çıkarmalı, Filistin topraklarındaki işgale ve soykırıma bir son vermelidir.
Bu kararın alınmasında emeği geçen, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP ile kararlı duruş sergileyen tüm siyasi parti yetkililerini tebrik ediyor, her türlü baskıya ve tehdide rağmen hakkın yanında yer alarak insani değerlerin henüz yok olmadığını tüm dünyaya gösteren ülkelere de teşekkür ediyoruz.
BM Genel Kurulu’nda alınan bu kararın devamının geleceğini ve Ortadoğu’daki bu çatışma ikliminin son bulması adına BM’nin daha ciddi adımlar atacağını umut ediyoruz.’
